© Sağ Tıklama Engeli

2 Haziran 2018 Cumartesi

9 Ay

  Selamlar ben büte kalmadan finallerden alnının akıyla çıkan yazarınız.9 ayda neler olduğunu anlatıcam şimdi size.Öncelikle bilmeyenler için bu sene üniversiteyi başka şehirde okudum.Ailemden ilk defa bu denli uzak kaldım.Yalnız ağladım, yalnız güldüm ve en önemlisi ne açlıklar atlattım(KYK saolsun).Çok insan tanıdım ama azıyla samimi oldum.Bu benim hayatta kalabilmek için anaokulundan beri yürüttüğüm bir taktiktir.İyiki de böyleyim dedirtmiştir.
 İlk haftamı anlatıyım size.Beni yurda annemle babam bıraktı gidiş yolunda annemin bebe kolonyası çantasında açık kalınca telefonu zarar gördü bir hafta çalışmadı, yurdu sanayi bölgesine kurmuşlardı ve hava aşırı sıcaktı.Denizi geçtim göl bile yoktu, sadece fabrika manzarası ve uçsuz bucaksız tarla hayatına kendi ellerimle atlamıştım.Yurda geldim, annemler gitti, eşyalarımı yerleştirdim, yatağımı yaptım yapıcak hiçbir şeyim yoktu yattım ben de.Bir anda biri geldi evet evet oda arkadaşımdı kendisi.El sıkıştık, tanıştık, bölümleri sorduk, nereden geldin, nerelisin gibi sorular sorulduktan sonra konuşacak bir şey kalmadı sustuk biz de.Akşam yemeği vakti geldi yemeğe gidelim mi dedim sormamı bekliyormuş garibim.Bu arada bir şey demeliyim adını sorduğum anda unutmuştum ve bir daha sormaya utanmıştım.Yemekhaneye gittik önümüze kağıt verdiler ad ve oda numarası yazıp imza atıyorduk.Oradan isimini okumaya çalışıyordum fakat bilin bakalım ne oldu?Kızın iki isimi var ve kullanmadığı ismini yazıyordu.Bir hafta kızın isimini bilmeden aynı odada kaldım.Sonradan anlatınca epey bi gülmüştük tabi.Neyse efendim ertesi gün oldu en yakın arkadaşımla aynı okulu aynı MYO'yu birbirimizden habersiz yazıp kazanmamızı kutlayacaktık.Ben yurtta o da ablasının evinde kalıyordu.Ablasıyla daha önceden tanışıklığımız vardı ve kendi ablam gibi severim kendilerini.Ablasına gittik benim evrak işlerim vardı ve saat 5'de yurtta olmam gerekiyordu.4 arabasına binmek için 3'de ayrıldık ablasının evinden.Okulun oraya geldik fakat ben yurda ilk defa tek başıma dönücem kapıdaki güvenliğe sordum kaçta gelicek tam olarak diye tam 4'de geliyor dedi.Kapıda da iki tane çocuk vardı.Biri yurda gidicekmiş nasıl gidiliyor, kız yurduyla erkek yurdu karma mı diye sordu cevapladım ve ben ve arkadaşım parka gittik.Salıncakta sallanıyorduk.Yeni şehir kimseyi tanımıyoruz sonuçta.Sonra arkadaşım çocuk bizi çağırıyor dedi yok be ne çağırıcak dedim.Sonra baktım minibüs geliyor ben de koşa koşa minibüsü yakalamaya çalışıyorum.Sonradan anladım minibüs yurda gitmiyormuş.Onlar da bizi okuldan bri abi yurda bırakıcak sizi de bırakalım demek için çağırmışlar.Ben ilkin yok bekleriz dedim fakat ben minibüsün peşinden koşarken arkadaşım konuşmuş ve ben de gelicem seninle dönüceklermiş buraya geri dedi.O an bir şey diyemedim ve bindim.O iki çocuktan biri yurda misafir öğrenci olarak giriş yapıcaktı benim de idarede işim vardı.Ben yardımcı olurum dedim idareye gittik sonra güvenliğin oraya geldik.Bana sonra görüşürüz dedi ben de nasıl görüşeceksek artık diye düşünüp tamam dedim.Akşam oldu banyo yaptım yattım dizi izliyordum.Bi kız geldi odama adımı söyledi buyur dedim biri var tek arkadaşı senmişsin dedi kim diye sordum bi çocuk dedi.Dedim acaba sabahki çocuk mu harbiden oymuş.Şuanki oda arkadaşlarıma gidip ben yurtta çok yalnızım bir tek şu arkadaşım var onu bulur musunuz diye kızı yollatmış.Gittik oturduk sohbet muhabbet.Tabi oda arkadaşımdan hala tık yok.Ertesi gün dersten sonra hep beraber buluşup çarşıya gittik tam 7 kişi.Yeni gelenlerle de samimi olduk o gün.Sohbet muhabbet havada uçuşuyor.Tabi oda arkadaşım hala yalnız ben bizim kızlara diyorum ki odamda bi kız var ne sesi ne soluğu çıkıyor.Bi oturuyor asla yataktan kalkmıyor diyorum.Bir baktım o beni çağıran kızın arkadaşıyla samimi olmuş bunlar.Biz böyle böyle kaynaştık.Aramızda sorunlar da oldu.Bu bağdan kopanlar da.Ama hiçbirine bir kızgınlığım yok.Sonuçta kötü bir şey olsa ben hala onların arkasındayım.
  Çok yazdım son bir şey daha anlatıyım.Ben bir hafta sonu eve gelmiştim kızlar yurtta kalmıştı.Yurda bir geldim odam kilitli kızlar seni yukarı taşıdık dediler.Koskaca yurtta 4 kişi kalan bi kaç kişiden birileri de biz olmuşuz.Ama çok güzel anılar biriktirdim o küçücük odada.Bence herkes bir dönem ailesinden ayrı yaşamalı.Parayı idare etmenizde,her gün her sıkıştığınızda koşacağınız birisi olamaması size katkısı çok fazla.Ve tabi insan analizi yapmanızı çok kolaylaştırıyor.Diyecekleri bu kadar galiba ilk defa bu kadar çok yazdım ama koca 9 ay yazmazsam olmazdı kendinize iyi bakın bir sonraki yazımda görüşürüz.

29 Mart 2018 Perşembe

Her Gece Ölüyoruz

Evet doğru her gece ölüyoruz.Kim ertesi gün uyandığında aynı insan olmuş ki?O gün yaşadıklarımız, güldüklerimiz, ağladıklarımız, sinirlendiklerimiz, sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz, rüyalar, uyuyamamalar hepsi ertesi gün yeni bir ben doğurur.
 Farketmezsin küçüktür bu değişiklikler belki.Belki de aynaya bakınca göremezsin kendini.
 80 yaşına bile gelsen sen dünkü sen değilsin.Her gün yeni bir şey katıyorsun kendine belki bile isteye belki de farkında olmadan.Ama oluyor işte.
 Kimseyi değiştiği için yargılayamazsın, hayatındaki her şeyi bilemezsin.Belki bir ses duydu belki bir şey gördü ve bir karar verdi ben artık ben olmak istemiyorum diye.Sen onu yaşamıyorsun.Sen o olmak ne demek bilemezsin.

29 Ocak 2018 Pazartesi

Yurt Hayatında Yemek

Şuan evdeyim.Pazar günü dönüyorum.Tekirdağ'dan sıkıldım, sınavlar bitti, evi özledim, eve geldim ama bu sefer de ev hayatında bocaladım.En büyük sıkıntım yemek.Yurtta gece acıkınca mecburen uyumak zorundaydım.Neden mi?Yiyicek ekmek yoktu.Evde öyle değil işte 5'e 6'ya kadar otur.Gece de kahve, abur cubur, tost ne istiyorsan ye iç.Ne uyku düzenin olsun, ne de yemek.Evin bu hem bir artısı, hem de eksisi.
Bir de yurt hayatında şöyle bir şey var; hani bir video vardı kalabalık bir sokakta biri bayılıyordu, insanlarda nasıl olsa biri yardım eder diye geçip gidiyordu ama etrafta fazla insan yokken bayılınca o an yakında kim varsa o yardım ediyordu.Yurt hayatıyla ne alakası var peki bunun diyebilirsiniz.Şimdi her odada mini bir buzdolabı var ve haliyle ortak bu buzdolabı.Tabi anlaşıp herkes kendi yiyeceğini alacak da diyebilirsiniz baştan ama biz öyle yapmadık.Ortak alalım dedik.Odada bir kişi bir şey alırsa neden tek ben alıyorum ötekiler derse öyle alırım diyorsunuz.Biri de bir şey demiyor ama buzdolabına kırıntı düşse kimse affetmiyor.Biri alışverişe gidelim diyince de herkes o kişiden çıkan o sözü bekliyor olduğu için atlıyor.E ortak olduğu için de kimse hayır diyemiyor.
 Bugün alırız, yok bugün dersler yoğundu yarın alırız derken aksayıp duruyor ve çoğu gece aç uyuyorsunuz.Hele de benim gibi aşırı yemek ayıran biriyseniz eve gelince anneniz, babanız, kardeşiniz, hatta kedinizden bile fırça yiyorsunuz.
Eve gelince anne yemeğine alışan bünye ve bitmek bilmeyen gece atıştırmalarıyla yurda dönünce sudan çıkmış balığa dönüyorsunuz.
Demem o ki can boğazdan gelir yiyin yarın yokmuşcasına çünkü kimse sizi yarını görebileceğinizi garanti etmiyor.Bu arada Netflix illetine bulaştım kurtulmam için dualarınızı bekliyorum.Kendinize iyi bakın.

27 Aralık 2017 Çarşamba

Şöyle Hissediyorum

Şu koca hayatta öğrendiğim yegane şeylerden biri tek ağlamak.Kendi göz yaşımı kendim sildim.Kardeşimi düşünüyorum, ablasının biriciğim nasıl, ne yapıyor acaba diye.Acaba ablacığının onu bu kadar çok düşündüğünü biliyor mu?Onu ne kadar çok sevip özlediğimi biliyor mu? Ya da hissediyor mu?
 Yalnızım kırk küsür odalı yurtta, kocaman şehrin küçücük ilçesinde yalnızım.
 İlaçları bıraktım.Belki hazır değildim, belki doktora gitmeliydim bilmiyorum.
Şöyle hissediyorum; onlarla toplum içinde rahat ve saygı duyulan sağlıklı bir bireyim.Kimse gerçek beni tanımak istemez.Kimse tanımıyor.
 Sadece yorgunum.Onu da kimse göremez.Kimselere göstermem. İzin veremem.Yine bana sessiz sakin kendi halinde bir kız derler.Ben artık bu olmak istemiyorum.Ben benden kaçıyorum.Ben ben olmaktan korkuyorum.
Ben koca bir hiçim.Sadece benim bildiğim koca bir hiç.

30 Ekim 2017 Pazartesi

Vizelere 1 Kala

Vizelerime tam bir hafta kaldı fakat ne biliyorsun derseniz hiç bir şey derim.Çalışmıyorum değil, aslında öyle evet çalışmıyorum ama çalışmaya değer bir şey göremiyorum.Yurt arkadaşlarım, okuldaki arkadaşlarım da öyle sanki boşu boşuna gidiyormuşuz gibi.Aslında tek yapabileceğimiz şey ezber ve yine ezber.
 2 hafta oldu eve gitmeyeli aslında eve gitmek istesem giderim ama dönmek ister miyim bilmiyorum.Kendimi burada zorluyorum, özlüyorum.Annemle konuştum bugün kızım dedi sen orada bir şey yemezken benim de boğazımdan hiç bir şey geçmiyor dedi.Kahroldum.Neden kendini bu denli zorluyor ki hem kendini hem de beni üzüyor boşuna.Sonuçta Allah korusun eğer bir şey olursa yolum bir saat eve.Ama bir eve bir yurda gidip geldiğimde hem yoruluyorum hem de yurda gelince evi daha ama daha çok özlüyorum.Eğer vizelerin bitişine kadar eve gitmezsem tam 5 hafta ev yüzü görmemiş olucam.
Ponçik nankörü unutur belki beni.O da ayrı bir burnumda tütüyor.Yeni yeni huylar edinmiş mesela tuvalet kapısını açık bulunca girip tuvalet kağıdıyla savaş ilan ediyormuş.Tabi ki benim oğlum galip geliyormuş ama annem bu galibiyetten pek mümkün değilmiş haliyle.
 Yurt hakkında sevdiğim şeyler ise İstanbul'dan sonra gelen o sessiz sakin hayat.Gece hiç duymadığım kuşların sesini dinleyerek uyumuştum ilk gece her ne kadar zor olsa da benim için uyumak.Bu böylece gitti.Sanki farklı diyarlardan buraya konser vermeye gelmişler,bense onların tek dinleyicisiymişim gibi.

27 Eylül 2017 Çarşamba

Uyan

Hep aynı şey aynı rüya asla uyanmıyacak gibi.Konuşamıyorum sözcükler düşmüyor dilimden boğazımda bir yerde takılıyor. Diyeceklerim kalıyor beynimle boğazım arasında, çıkıcak bir yer bulamıyorlar.Orda kalıp çürüyorlar.
Bu sefer rüyada değilim konuşabilirim diyorum fakat kurtulamıyorum.
Küçük bir çocuk gibi beynim hep istemediğim fakat mecbur olduğum bir oyunu oynatıyor bana ve bundan zevk alıyor.Ne kaçabiliyorum ne de saklanabiliyorum.Orda bir yerde hapisim.
Sonunda uyanıyorum kulaklarım çınlayarak.Nefes nefese sanki maraton koşmuşum gibi.